Küçük Yaştaki Çocuklara Yönelik Hizmetlerin Finansmanının Geliştirilmesi İçin Daha İyi Politikalar
Erken çocukluk eğitimi ve küçük çocuklar ve aileleri için diğer hizmetlerin yeterince finansman alamaması hem düşük hem de orta gelirli ülkelerde güçlükler yaratmaktadır. Peki bu güçlükler daha iyi politikalarla nasıl giderilebilir? 2016 yılında, Results for Development Enstitüsü Eğitim Komisyonu olarak da bilinen Uluslararası Küresel Eğitim Fırsatları Komisyonu’na sunulmak üzere bir arka plan belgesi için araştırma yürütmüştür (Results for Development Institute, 2016).
Küresel düzeyde erken çocukluk programlarına yapılan yatırımların önemini ortaya koyan güçlü kanıtlar bulunmaktadır. Sağlam araştırmalar gösteriyor ki bu tür yatırımlar neticesinde okul terklerinin oranı düşüyor, eğitim kazanımları artıyor ve bu tür yatırımlar daha yüksek ekonomik büyüme rakamlarıyla bağlantılı (Dickens ve diğerleri, 2006; Gertler ve diğerleri, 2014). Erken çocukluk döneminde yapılan yatırımların getirileri insanın gelişim sürecinin diğer tüm aşamalarından daha büyük (Heckman, 2007). Bütün bu faydalara rağmen erken çocukluk hizmetlerine yapılan mevcut finansman tüm çocuklar için kaliteli hizmet sağlayabilecek yeterlikten çok uzak.
Farklı gelir düzeylerinden ülkeler erken çocukluk hizmetlerine yeterli oranda yatırım yapmamakta ve bu güçlük özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerde daha da şiddetli. Gelişmiş ülkeler 2012 yılında gayri safi milli hasılalarının %0,5’ini okul öncesi eğitime harcarken gelişmekte olan ülkeler gayri safi milli hasılalarının sadece %0,07’sini bu alana harcamıştır (UNESCO, 2015).
Mevcut finansman düzeylerindeki eğitim sektörünü daha geniş çaplı olarak etkileyen büyük eksiklikler ışığında, eğitim Komisyonu eğitime yatırım yapma çabalarını yeniden canlandırmak ve devletler ve uluslararası camiaya yatırımların nasıl artırabileceği konusunda tavsiyeler sunmak üzere toplanmıştır. Komisyonun güncel bir raporu küçük yaştaki çocuklara yapılan yatırımların önemini vurgulamakta ve okul öncesi düzeyde ve ortaöğretim boyunca devletlerin 2 yıl ücretsiz eğitim sağlamaları ve özellikle eğitim basamaklarının daha alt kademelerinde kamu finansmanı tahsis etmeleri yönünde tavsiyelerde bulunmaktadır (Uluslararası Küresel Eğitim Fırsatları Komisyonu, 2016).
Komisyonun tavsiyeleri küçük yaştaki çocuklar ve aileleri için iyi bir haber, fakat bir dizi karmaşık etken bu tavsiyelerin hayata geçirilmesini sağlayacak finansmanı sınırlandırmaktadır. Bu etkenler arasında genel mali alanın eksikliği, bütçe hazırlanması sürecinde sektörler arasında eşgüdüm eksikliği, ve daha üst yaş grubundaki çocuklar ve yetişkinlere yapılan yatırımlar neticesinde erken çocukluk döneminde yapılacak yatırımların kısıtlanması gibi etkenler bulunmaktadır. Fakat bu güçlüklerin içinde sıklıkla erken çocukluk dönemi finansmanını şekillendiren ve halihazırda zaten düşük düzeyde olan kaynak tahsisini daha da aşağı düzeylere çeken, iyi geliştirilmemiş ve uygulanmayan politikalar bulunmaktadır (Results for Development, 2016).
Etkin Finansman Politikalarını Engelleyen Etkenler
Bütçe sürecini şekillendiren politikalar da dahil politikalar yorumlanması güç politikalar olabilir ve çoğunlukla program ihtiyaçlarını ve hedeflerini kapsamamaktadır. Örneğin Hindistan’da Entegre Çocuk Gelişim Programı (Integrated Child Development Scheme (ICDS)) bütçeler hedef nüfusun genel büyüklüğü yerine mevcut faydalanıcı sayısı temel olarak tahsis edildiği için eyaletlerin tamamındaki tüm çocuklara erişememektedir. Eyaletlerin hedefler temelinde bütçe teklifi getirme kapsamı bulunuyor olsa da hantal bütçe şablonları sıklıkla hesaplama hatalarını neden olmakta ve eyaletlerin doğru bir biçimde hedeflere yönelik bütçeleme yapmalarını engellemektedir.
(Sosyal Refah ve Sosyal Eğitim Müdürlüğü, 2012; Kadın ve Çocuk Gelişiminden Sorumlu Bakanlık, 2014). Bu nedenle, her ne kadar daha fazla sayıda kadın ve çocuğa ulaşmak programın açık bir hedefe olsa da eyaletlerin elinde bu hedefi gerçekleştirmek için yeterli finansman kalmamaktadır. Ayrıca erken çocukluk gelişiminin çok sektörlü yapısına bağlı olarak bir ülke içerisinde farklı bakanlıklar arasında sorumlulukları belirleyen politikaların net olmaması mükerrerliğe ve kaynak tahsisi ve kullanımında etkinliğin azalmasına neden olabilmektedir.
Son yıllarda, birçok hükümet erken çocukluk hizmetlerinin finansmanı ve sunumu alanındaki sorumluluklarda adem-i merkeziyetçi bir yapı benimsemektedir. Ancak pek çok bağlamda bu politika değişikliği yerelde yetkililere bu sorumluluğu yerine getirmek için gereken desteğin verileceğine dair açık güvencelerle desteklenmemiştir. Örneğin 2010 yılında Kenya’nın anayasasında okul öncesi eğitim bir hak olarak ücretsiz ve zorunlu hale getirilmiş ve hizmet sunumunda ilçelere sorumluluk verilmiştir. Her ne kadar bu yetki devri sayesinde ilçeler okul öncesi eğitim hizmeti sunma konusunda farklı yaklaşımları inceleyebilmek için alana sahip olmuş olsa da merkezi yönetim ilgili programlar için ilçelere bütçe tahsis etmemiştir. Merkezi yönetimden programları yönelik kaynak desteğinin olmaması ilçelerin okul öncesi eğitim verme sorumluluklarını sınırlı kaynak nedeniyle yerine getirmeleri konusunda güçlük yaşamalarına neden olmuş ve ilçeler arasındaki farklılıkları artırma riskini de beraberinde getirmiştir. (Devercelli ve Sayre, 2016).
Hesap verebilirliği destekleyen izleme mekanizmalarını sağlamayan politikalar programların hizmet sunumunda güçlükler yaratmaktadır. Örneğin, Malavi’de bir toplum temelli yönetim sistemi, özellikle toplum temelli çocuk bakım merkezlerinin işletilmesi için gereken malzeme tedariki konusunda yerel toplumun karar alım süreçlerine katılmasını gerektirmektedir. Ancak hesap verebilirlik mekanizmalarının eksik olması nedeniyle ilçe meclisleri yerel toplumu dahil edememekte ve onların katılımı olmaksızın malzeme tedariki yapmaktadır (Toplumsal Cinsiyet, Çocuk ve Toplumsal Refahtan Sorumlu Bakanlık, 2016).

Daha İyi Erken Çocukluk Dönemi Finansmanı Politikaları İçin İlkeler
Hükümetlerin halihazırda sınırlı olan kaynakları tahsis ederken karşı karşıya bulundukları tavizleri değiştirmek zaman alacak olsa da erken çocukluk hizmetlerinin finansmanını şekillendiren politikaları iyileştirmek düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşanan bazı güçlükleri giderebilir. Aşağıda hükümetlerin finansman politikalarını iyileştirme yolları üzerinde düşünürken dikkate alabilecekleri birkaç husus yer almaktadır.
Bütçe süreçlerini uyumlaştırmak vebütçe tahsisini ihtiyaca dayalı net kriterler temelinde gerçekleştirmek. Mevcut ve gelecekte doğacak ihtiyaçları karşılayabilmek için erken çocukluk hizmetleri bütçeleri sadece mevcut faydalanıcılar için hizmet sunumuna yetecek kadar değil tüm uygun katılımcılar için net hedefler ve birim maliyet tahminleri kullanılarak geliştirilmelidir. Örneğin Endonezya’da merkezi düzeyde bütçe sürecinde harcamaların belirlenmesi için açık kriterler kullanılmaktadır: Hükümet bütçe sürecinde okula gidecek çocuk sayısını, okul yapım ve tadilat projelerini ve diğer her türlü gerekli eğitim materyalini dikkate almaktadır (Denboba ve diğerleri, 2015).
Yönetim birimleri ve hizmet sunucular arasında bütçeleme de dahil politika yapım süreçlerini eşgüdümlü olarak yürütmek. Erken çocukluk gelişimi programları Eğitim, sağlık, beslenme, sosyal güvenlik, çocuk koruma ve su kanalizasyon ve hijyen sektörlerinde bir dizi hizmeti içermektedir. Çoğu ülkede bu programların finansmanı ve fonlanmasında birçok kurum ve aktör yer almaktadır. Şili’de Toplumsal Kalkınma Bakanlığı Şili’nin Crece Contigo sisteminin tamamının koordinasyonunu üstlenmektedir, bu da çeşitli sektörler arasındaki eşgüdüm güçlüklerini asgari düzeye indirmiştir (Castillo, 2014). Yönetimin en üst düzeylerinde, etkinliğin, eşgüdümün, hesap verebilirliğin ve finansman kollarında uyumun sağlanabilmesi için çok sektörlü politika planlama teşvik edilmelidir.
Adem-i merkeziyetçi bir yapı benimsenirken politikalar federal mali desteğin aşamalı olarak devreden çıkarılması/ devreye sokulması için genel bir çerçeve ortaya koymalı ve yönetimin daha alt kademelerine fonların kullanımı konusunda rehberlik etmelidir. Ülkeler hizmetleri alt ulusal yönetimlere aktardıklarında federal hükümet yerel yönetimlere yeterli mali desteğin verilmeye devam edilmesini temin etmelidir. Brezilya’da kreşler ve anaokullarından sorumlu olan belediyeler eyalet düzeyindeki fonlara katkı sağlamaktadır ve daha sonra bu fonlar kayıtlı öğrenci sayısı temelinde yeniden dağıtılmaktadır. Federal hükümet ise kayıt olan çocuk başına asgari bir finansman düzeyini temin etmek için onları takviye etmektedir (Evans ve Kosec, 2012). Güney Afrika’da R sınıfı için finansman il yönetimlerinin sorumluluğu haline gelirken merkezi yönetim aşamalı olarak destek sağlamıştır. (Biersteker, 2010). Adem-i merkeziyetçilik küçük yaştaki çocuklar için büyük çaplı programlar uygulama konusunda yeterli tecrübe sahibi olmayabilecek yerel yönetimlerin kapasitesini de geliştirebilir. Örneğin, Endonezya’da topluluklar fon kullanımı konusunda yönlendirildikten sonra erken çocukluk dönemi için sağlanan blok hibe fonlarını daha iyi kullanabilmiştir. (Sardjunani ve diğerleri, 2006).
Hesap verebilirlik için mekanizmalar oluşturmak. Yönetimin farklı düzeylerinde ve toplum içerisindeki çeşitli aktörler arasında sorumluluk paylaşımı daha güçlü hesap verebilirlik mekanizmalarını gerektirmektedir. Hizmet sunucuları finansman akışlarını takip etmelerini ve raporlamalarını gerektiren çok paydaşlı istişareler neticesinde oluşturulan politikalar, hesap verebilirliğin artırılması için kullanılabilecek mekanizmalardan bir tanesidir. Örneğin Filipinler’deki yerel yönetim birimlerinin hesap verebilirliği artırmak için ayrıntılı olarak çocuk gelişim merkezlerinde kullanılan finansmanın nasıl kullanıldığını belgelemeleri gerekmektedir. (Filipinler Cumhuriyeti Denetim Komisyonu, 2015). Şili’de belediyeler merkezi yönetim ile çerçeve anlaşmaları imzalamaktadır, bu da fon kullanımında hesap verebilirlik yaratmaktadır (Berlinski ve Schady, 2015). Sonuç temelli finansman yaklaşımları da hesap verebilirliği artırabilir. Örneğin Peru’da, ulusal düzeyde ölçeklendirilmiş bir çocuk bakım ve hane ziyaret programı olan Cuna Más programını finanse etmek için kaynakların dağıtımının belirli hedef ve sonuçların gerçekleştirilmesine bağlandığı sonuç temelli bütçeleme yaklaşımı kullanılmaktadır. (MEF, MIMP, MIDIS, MCLCP ve UNICEF, 2014).
Erken çocukluk gelişimi finansmanının peyzajını değiştirmek uzun vadeli çabaları gerektirse de eğitim komisyonunun ülkelere ve uluslararası camiaya yaptığı çağrı erken çocukluk dönemine yapılan yatırımların küçük çocuklar ve aileleri için büyük bir kazanç olduğudur. Ancak, ülkeler ve uluslararası aktörler mali taahhütlerini artırmayı hedeflerken hükümetler de çabalarını politikaları geliştirerek program uygulama için ayrılan mevcut kaynakları azaltmadan artırmayı sağlayabilmeye odaklamayı unutmamalılar.
Referanslar bu makalenin PDF formatında bulunabilir.